RSS2.0

KARADENİZ'İN SAKİN , ŞİRİN VE GİZEMLİ KENTİ

15 Mart 2008 Cumartesi






Amasra Tarihi : Amasra yada tarihte bilinen ilk adıyla Sesamos şehri, M.Ö XII. Yüzyıla kadar uzanan bir tarihe sahiptir. Bu dönemde bölgede görülen Gasgas ve Hitit egemenliğinden sonra şehir, Fenikelilerce ticari amaçlara yönelik bir koloni olarak kullanılmıştır. Kısa süren Fenike hakimiyeti sonrasında İon kolonizasyon hareketleri ile şehir Miletli ve Megaralı denizcilerce ele geçirilmiş ve kısa zamanda tüm Batı Karadeniz sahilinin önemli bir ticari çekim merkezi haline gelmiştir. Özellikle bölgenin zengin orman ürünleri (başta şimşir, meşe palamudu, kestane olmak üzere) ticaretin gelişmesinde en önemli etkendir.
Bir dönem Lidya egemenliğine giren şehir, M.Ö IV. Yüzyılda Pers yönetimine geçmiştir. Makedonyalı Büyük İskender’in Anadolu’yu Pers istilasından kurtarmasından sonra Sesamos’un yönetiminin Persli bir prenses olan Amastris’e geçtiğini görüyoruz. Bu dönemde canlı bir ticari hayat ile şehir tarihinin en parlak dönemini yaşamıştır.
Amastris’ ten sonra iki yüzyıl kadar Pontus Krallığı’na bağlı kalan şehir M.Ö 70 de Romalıların hakimiyetine girdi. Paflagonya eyaletinin merkezi olan şehir, Roma İmparatorluğunun 395’te ikiye ayrılması ile Doğu Roma sınırları içerisinde kalmıştır. Doğu Roma yönetiminde “Amastedos” adı ile anılan şehir, ticari fonksiyonlarını giderek kaybetmiş, özellikle dinsel bir merkez haline gelmiştir.
XIII. Yüzyılda Cenevizli tüccarlar şehri ele geçirmişlerdir, Ekim 1460’ta Fatih Sultan Mehmet’in fethine kadar Ceneviz yönetiminde kalan şehirde canlı bir ticari hayatın yansıması olarak pek çok sanat eseri günümüze ulaşmıştır. Amasra’nın Osmanlılarca fethi öncesinde şehre tepeden bakan Fatih, hayranlığını şöyle dile getirir: “Lala Lala , Çeşm-i Cihan bu mudur ola?” Fetih sonrası şehirdeki iki kilise camiye çevrilir, bir kadı atanır ve Fatih’in emriyle Eflani Kalesi halkı Amasra’ya yerleştirilir. Osmanlı yönetimindeki şehir, Bolu Sancak Beyliği’ne bağlı bir merkez olarak varlığını sürdürmüş, bu dönemde şehri ziyaret eden Batılı gezginler büyük bir hayranlıkla bahsetmişlerdir.

Amasra’da görülecek yerler: Osmanlı Hamamı, Amasra Kalesi, Oyma Mağaralar, Kemerdere Köprüsü, İçkale Mescidi, Bedesten, Fatih Camii, Antik Tiyatro, Gürcüoluk Mağarası, Çekiciler Çarşısı, Kuşkayası Yol Anıtı

Amasra Kalesi: Kale Çekiciler Çarşısı’nın orada. Kale'nin tepesinden Amasra'yı panaromik görebilir, manzarayı seyrederken çayınızı içebilirsiniz

Bizans döneminde ünlü olan buradaki tapınak, Osmanlı zamanında uzun yıllar boş kalmış ve kendiliğinden yıkılmıştır. Döşeme mozaiklerini ve temellerini ise defineciler sökmüşlerdir. Yapılan bilimsel etüdler sonucunda burasının; bir narteks ile köşe oda ve apsidlereyer verilerek orta mekana "Haç" planı sağlanmış bir kilise olduğu açıklanmıştır. Büyükada'nın, Amasra 'dan 150-200 metre kadar açıkta ve her türlü havada kolayca gidilip gelinemeyecek bir durumda olması dikkate alınınca Büyükada kilisesinin yanındaki diğer binalarla bir külliye niteliğinde ve Manastır işlevinde olduğu muhakkaktı. Adanın güney-batı eteğinden başlayıp tepeye doğru devam eden kaya basamakları da buraya ulaşıyordu.

Çekiciler Çarşısı: Amasra'da tel kırma ve ağaç oyma işleri ile ağaç el işçiliği çok gelişmiştir.Ancak son yıllarda dışarıdan gelenler de satılmaktadır.Bunlardan çok değişik hediyelik eşyalar bulabilirsiniz.Pazarlık yapmayı da sakın unutmayın !

Kuşkayası Yol Anıtı: Roma İmparatorluğu zamanında Tiberius Claudius Cermanicus (M.S 41-54) zamanında, Doğu Eyaletleri İnşaat Ordusu (Legion) Komutanlığı yaptıktan sonra kaydıhayat şartıyla Bithynia-Pontus Valiliğine atanan Gaius Julius Aquilla tarafından yaptırılmış karayolu dinlenme yeri ve anıtıdır.

Krateria-Amastris ara yolunun son dinlenme noktasında, Amasra'ya 4 km. mesafededir, yapıldığı zaman muhtemelen bir de anıtsal çeşmeyi kapsıyordu.Fakat sonradan bu çeşme yıkıldı ve suyu biraz aşağıda,halen Askersuyu diye bilinen yerde uzun zaman bir pınar olarak kullanılırdı.Anıt manzumesi şimdiki durumda, çok muntazam kaya dilimleri üzerine işlenmiş birbirini tamamlayan iki kitabeyi,bir insan figürü ile bir kartal figürü içeren "orta kabartma" tekniğiyle oyulmuş bir kompozisyon,oturma sedirlerini ve bir kaç kaya nişini kapsamaktadır. Tüm bunlar,yekpare kayaya oyulmuş, yol kalıntısı boyunca sıralanmıştır.260 140 cm boyutunda ve 50 cm derinliğinde kemerli bir nişin içinde kalan normal bir insan büyüklüğündeki başsız kabartmanın İmparator Claudius’a mı, yolu yaptıran Aquilla’ya mı ait olduğu bilinmiyor. Toğa giyimli vücut, hareketsiz işlenmiştir. Ayaklar da kopmuş vaziyettedir. Bu nişin sağında Toskan üslubunda kalın oyma bir sütunun başlığına bir kartal oyulmuştur. Bu Legionların sınırsız gücünü temsil etmektedir. Bir İnsan büyüklüğündeki başı kopuk kartalın sütun kaidesi 200cm yüksekliğinde 55cm çapındadır ve niş kaidesiyle aynı nizamda dört köşe bir tabana bağlıdır.

Kitabelerden ilki, insan figürünü çerçeveleyen nişin üstündeki levhada, diğeri ise kabartmalardan uzakta ve batıdadır. Her iki yazı birbirini tamamlamaktadır.

“Devletlerarası barışın ve dostluğun anısına,İmparator Cermanicus’un yüceliği için; Daha önce, İmparator Augustus tarafından ömür boyu Strategos ve iki defa da Legion komutanı atanan; Senato’da ise Consül Gabinius Secundus ile Consül Taurus Statilius’un, kendisine bir ödül verilmesi konusundaki önerileri üzerine Devlet Hazinesinden gereken izni ve ödeneği alan Gaius Julıus Aquilla, dağı yardı ve bu dinlenme yerini kendi özel ödeneği ile yaptırdı.

Kuşkayası'ndaki kitabelerden teki 1882'de G.Hirschfeld tarafından okunmuştur.
Kuşkayası, Anadolu'da başka örneği bulunmayan biricik yol anıtıdır. Eni 5 metreyi bulan Roma kaya yolunun son izleri de bu anıtın önünde,yüzyıllarca kullanılmaktan hasıl olan aşınmışlığı ile görülebilmektedir.

Amasra'ya gidipte Mendirekte ve sahilde yürüyüş yapmamak olmaz. Mendirek gezisinden hoşlanacağınızdan emin olabilirsiniz.Yazın iki plajında ve tertemiz mendirek kıyısında denize girilebilen bu yerde deniz özleminizi doyasıya giderebilirsiniz.


Konaklama: Amasra , Akçakoca ve Erdek'le beraber 1950-1960 lı yıllarda Türkiye'de turizmi başlatan 3 kentden birisi olup Ankara'ya yakınlığı nedeniyle , Ankara'nın hafta sonlarında gelinen sayfiye yeri konumundadır.Bu nedenle ev pansiyonculuğu da çok gelişmiştir.Dolayısıyla Amasrada konaklamak için bir çok seçeneğiniz var. Bir çok otel olduğu gibi ev pansiyonculuğu da çok yaygındır. Eğer kalabalık bir grup gitmeyi planlıyorsanız evde kalmak daha ekonomik ve eğlenceli olabilir.

Yeme-İçme: Amasra denince akla ilk önce balık gelir.Balık seçimini size bırakıyorum herkesin zevki farklıdır.Balığı da en lezzetli ve ; doyumsuz deniz manzarasını seyrederek Büyük Limanda ÇEŞM-İ CİHAN RESTAURANT,Küçük Limanda ise CANLI BALIK RESTAURANT'TA yiyebilirsiniz. Hafta sonları Amasra ziyaretciler nedeni ile kalabalık olduğu için yemek yiyeceğiniz restorana vakitlice gidip yer bulmaya bakın. Yani yazın bazı restoranlarda önceden rezervasyon gerekebiliyor, hele bir otobüs insan gidiyorsanız. Bir yer beğendiniz ve yemek yiyeceksiniz, mutlaka "salata" ısmarlayın. Buranın salatası meşhur ve insana parmak yedirtir cinstendir. Muhteşem bir lezzetti var.

Eğlence: Lezzetli yemeğinizi yedikten sonra dilerseniz Amasra içinde veya Mendirekte yürüyüş yapabilir,Yat gezisi ile çevreyi gezebilir , sahil kenarında oturup çayınızı yudumlayabilir yada barlardan birine takılabilirsiniz...

Haydi İyi Tatiller....

0 yorum: